Ağız pek çok hastalığın erken teşhis edilebileceği görmesi kolay bir bölgedir. Bu nedenle düzenli kontrrollerde ağız kanserlerinin malign ve premalign lezyonlarının, erken teşhisi yapılabilir. Fakat, lezyonların gelişirken çok belirgin mukozal değişiklikler yaratmamaları ve semptom vermemeleri, hastaların düzenli dişhekimlerine kontrole gitmemeleri gibi nedenlerle ancak %40’ından daha azı erken dönemde saptanabilmektedir. Pek çok kez semptomlar oluşmaya başladığı zaman kanserler teşhis edilebilir hale gelmektedir. Bu nedenle düzenli dişhekimi kontrollerinin önemi bir kez daha ortaya konulur, bu durum hayat kurtarabilir.
Premalign ve malign lezyonların klinik olarak birbirlerine benzer görünümlere sahiptir. Bu nedenle birbirlerinden ayırt edilmesini zorlaşır. Teşhis için bazı boyama yöntemleri kullanılabilir. Bazı türlerde ise biyopsi alınıp mikroskobik inceleme de yapılabilir. Enflamatuar lezyonlar ise eritroplakiye, friksiyonel keratozlar lökoplakiye benzer görünüme sahiptir. Bu nedenle teşhis yöntemleri önemlidir.
Ağız kanseri tanımı oral skuamöz hücreli karsinomu olarak kabul edilir ve pek çok çeşidi vatrdır. Bunların içinde en yaygın görüleni keratinize skuamöz hücreli karsinomadır. Ağız kanserleri erken aşamasında çoğunlukla ağrısız lökoplakia, eritroplaki ve eritrolokoplakia şeklindedir. Erken dönemde sistemik belirtiler göstermezken ilerleyen dönemlerde hastalarda ağızda veya boyunda kitle, yutkunma güçlüğü, kulak ağrısı, çene hareketlerinde kısıtlılık, kanama ve kilo kaybı şikayetleri görülür. İlerleyen dönemlerde lezyon bölgesinde epitelin ve alttaki bağ dokusunu sertleşmiş, hareketsiz bir görüntüsü olduğu görülür.
Geç dönem ağız kanseri: Kenarları kalkık, ortası fibrin ile örtülü, ülser tarzında
Ağız kanseri kuşkusu yaratan lezyonlar
- Kazınamayan beyaz, kırmızı veya beyaz-kırmızımsı lezyonlar
- 3-4 haftadan fazla süren ülser
- Kabarık, çıkıntılı kenarları olan ülser
- Dört haftadan daha uzun süren, açıklanamayan orofasiyel ağrı
- Fark edilir kitle lezyonu
- Fokal renk değişikliği, lokalize pigmente lezyon
- Yüzey dokusu değişikliği (erozyon, keratoz, granüler yüzey, fissürler)
- Klinik olarak gözle görünmeyen, parmakla yoklama sırasında hissedilen sertlik veya indürasyon
- Anormal damarlanma gösteren indüre bir şişlik veya ülser
- Gevrek ve hafif temasla parçalanıp kanayan doku
- Derin dokulara veya üstteki deri ya da mukozaya yapışık lezyon
- Boyunda sert veya derin dokulara ve çevreye yapışık, hareketi sınırlı lenf nodu büyümesi
- Üç haftadan daha uzun süren açıklanamayan yutkunma güçlüğü
- Dişlerde, herhangi bir travma veya periodontal hastalık ile ilişkili olmayan, üç haftadan daha uzun süren açıklanamayan mobitile
- Açıklanamayan kemik lezyonları
- Orofasiyel hassasiyette azalma ve nedeni bilinmeyen paralizi.
- Şüpheli görünen oral lezyonlar: çabuk büyüyen, infiltratif, sert ve fiske lezyonlar
Potansiyel malign bozukluklar olarak tanımlanan lezyonlar arasında en sık görüleni lökoplaki, malign transformasyon riski en yüksek olanı ise eritroplakidir.
Lökoplaki
Ağız tabanında beyaz plak tarzında homojen lökoplaki.
Dünya genelinde Lökoplakinin görülme sıklığı % 2 kadardır. Olguların büyük çoğunluğunda belirli bir etiyolojik faktör görülmez. Fakat bütün kanserlerde olduğu gibi ağız kanserlerinde de bağ dokusu toksin yükü fazladır. Sigara-tütün kullanan kişilerde kullanmayanlara göre daha sık görülür.
Lökoplakinin homojen ve non-homojen olmak üzere 2 tipi görülür:
Homojen olan lökoplakiler düzgün yüzeyli, ince bir plak şeklindedir, keratinize yüzeyde yarıklar bulunabilir. Homojen olan lökoplakilerin malign transformasyon riski daha düşüktür.
Non-homojen lökoplakiler ise benekli, nodüler ya da verrüköz yapıda olabilir. Bu tip lökoplakiler özellikle hem beyaz hem kırmızı alanlar içerenlerirler ve daha yüksek malign transformasyon riski taşırlar.
Non-homojenlökoplakiler eritrolökoplaki olarak tanımlanırlar.
Beyaz-kırmızı plaklar tarzında yanak mukozasında izlenen eritrolökoplaki.
Eritroplaki
Dünya genelinde eritroplakilerin görülme sıklığı % 0.02- 0.83 arasındadır. Bu tip lezyonlar plak olarak tanımlansa da gerçekte düzdür ya da çevre mukozadan. Daha çökük görülür. Genellikle orta yaş ve üzerindeki bireylerde gelişir, soliterdir. Sigara-tütün kullanımı ve alkol bilinen etyolojik faktörlerdir. Eritroplakilerin büyük çoğunluğu malign transformasyon gösterir. Oldukça yüksek malign transformasyon potansiyeli nedeniyle eritroplakiler tedavi edilmelidir. Tedavi seçeneği cerrahidir ve takip gerekir.
Kırmızı yama tarzında ağız tabanında izlenen eritroplaki.
Dil kanserleri ise, en sık rastlanılan ağız içi kanserlerdendir. Ağız kanserlerinin yaklaşık oplarak %20-50’sini oluşturur. Dil kanserleri ülseratif veya fissür şeklinde görünür ve beraberinde lökoplaki bulunabilir. Zamanla ülserleşir. Erken dönemde ilk belirti lokal ağrı, yanma ve rahatsızlık şeklinde görülür. Dil kanserlerinin etyolojisinde tütün ve alkolün önemli bir yeri vardır.
Dil kanseri
Bunlar da İlginizi Çekebilir
“Hasta ne kadar rahatsa diş hekimi de o kadar rahattır” inancı diş hekimleri arasında yaygındır.
Günlük hayatımızda defalarca farkında olmadan yutkunma, çiğneme, konuşma faaliyetlerinde bulunuruz.
Sürme zamanı geldiği halde çeşitli nedenlerle ağızda yerini alamayan dişlere " gömülü dişler" d