Günlük hayatımızda çoğumuz ağız ve dişlerimizin gördüğü görevlerin hatta onların varlığının bile farkına varmayız. Günlük hayatta, ağrı sızı veya  herhangi bir sorun olmadığı sürece, tüm organlarda olduğu gibi, ağız ve dişlerin de gördüğü görevler hatta onların varlığı bile fark edilmez.

Ağzın en bilinen rolü, dişlerle besinleri ısırmak, koparmak, öğütmek için, dil ağzın içinde besinleri çevirmek ve tat almak için, tükürük ise yutmaya yardım etmek ve yiyeceklerin sindirimini başlatmaktır. 
Oysa diş, dişetleri ve ağızdaki problemler sadece estetik ve fonksiyonel problemler değildir. Diş ve dişetlerinde bulunan sinirsel bağlantılar, lenfatik akış, kan akışı, bağ dokusu tüm vücudu etkileyen merkezi bir rol oynamaktadır.

Bedende herhangi bir hastalık adı verilen semptom görülmeye başlamadan önce bir hazırlık ve kendini iyileştirme çabası vardır. Herkesin doğuştan getirdiği genetik bir kodlama vardır. Zayıf olan bir genetik kodun üzerindeki hücrede büyük bir uyaran geldiğinde  önce bilgi akışında bozulma olur.  Daha sonra kendini iyileştirme kapasitesi azalır. Bu süreçte bireyin hiçbir şikayeti yoktur. Üçüncü safha fonksiyon bozukluğudur. Bireyin şikayeti vardır fakat hiçbir tahlilde, görüntülemede teşhis edilebilecek bir durum yoktur. Bu safhada doktora giden birey genellikle geçer denilerek yollanır veya psikolojik denir. Bütün bu safhalar henüz buzdağının altındadır. Son safha organsal değişim safhasıdır, artık tahlilde ve görüntüleme cihazlarında teşhis konulabilecek haldedir. Ne yazık ki bu safhada tedaviler daha fazla zaman ister. 

Vücüdun kendini iyileştirme kapasitesini bozan faktörlerden birisi de dişlerdeki kronik enflamasyon bölgeleridir.

Örneğin ağızda kistli bir diş düşünün, Yıllarca orada ağrısı olmadan kalabilir. Fakat bu zararsız olmadığı anlamına gelmez. Vücuda sürekli olarak '' Ben hastayım, beni iyileştirin'' uyarısı gönderir.  Sağlıklı bir beden hep ekonomik bir çalışma üzerine planlandığı halde bu kisti iyileştirebilmek için daimi olarak bir enerji sarfiyatı yapar ve vücudu savunma pozisyonunda tutar. Bu durumda ilave bir yük-uyaran geldiğinde vücut bununla baş edemez ve çeşitli  semptomlar ortaya çıkar. 

Bir dişin kronik enfeksiyon kaynağı olması için sadece röntgende bir kist görünmesi gerekli değildir. Kök uçlarına kadar dolmamış eksik kanal tedavileri de aynı şekilde kronik enfeksiyon kaynağıdır. Bu nedenle kanal tedavisinin son derece dikkatli yapılması gerekir.

Gömük dişler, dişeti hastalığı, dişetlerinin üzerine basan eski köprüler, yeterli kemiğe sahip olmayan kötü yapılmış implantlar, hatta bazen çekilmiş dişlerin olduğu bölgelerde röntgende kemiğin içinde görünen koyu bölgeler de kronik enfeksiyon kaynaklarındandır. 

Ağrısı olmasa bile bu bölgeler kronik enfeksiyon kaynaklarıdır. Böylece vücudun başka bir bölgesinde yeni bir bozuklukla başa çıkamaz hale gelir. Aynı zamanda bu bölgedeki bakteriler de vücudun pek çok yerine gider. Kronik hastalıkların yaklaşık %30 'u bu bölgelerin varlığından kaynaklanır. Kronik enfeksiyon kaynağı olan bölgeler büyük oranla ağız ve diş bölgesinde bulunur. Pek çok idrar yolu enfeksiyonu, diz ağrısı, boyun ağrısı, baş ağrısı dişlerdeki kronik enfeksiyon kaynağından olabilir. Ve ilgili diş tedavi edildiğinde veya çekildiğinde aniden düzelme gösterir. Ya da yeni bir semptomun ortaya çıkması engellenmiş olur.

Çiğneme sistemine bağlı olarak mekanik gerilmeler de vücudun uzak bölgelerinde ağrılara neden olabilir. Örneğin diş sıkma veya eksik dişler yüzünden tek taraflı çiğneme dolayısıyla çene ekleminde meydana gelen gerilme olduğu bölgede ağrıya neden olmasa bile, boyun, sırt, bel, baş ağrısı gibi daha uzak bölgelerde ağrılara, kulak çınlaması, görme bulanıklığı gibi pek çok şikayete kaynaklık eder.

Unutmamak gerekir. Dişler ve çiğneme sistemindeki sorunlar sadece o bölgeyi değil bütün vücudu ilgilendirir. Hipokrat’ın da dediği gibi AĞIZ SAĞLIĞIN AYNASIDIR.

Modern Tıp, semptomu tedavi etmeye odaklanırken, Bütünsel Tıp semptomu ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırmaya odaklanır. Diş hekimliğinde bu farklı bakış açısının yaygınlaşmasını hedef edinmiş olan Bütünsel Dişhekimliği Derneği verdiği eğitimlerle gün geçtikçe daha fazla dişhekimi ve hastaya ulaşmaktadır.

Dt. Tijen Secerli Dürer

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Burning Mouth Sendromu
Trigeminus Nevraljisi
Ağız Kanserleri